Pişkin Sahtekar BATLAMYUS

|

Ptolemaeus (Arapların ifadesiyle Batlamyus) Mısır’ı mekan edinen Yunanlı bir astronomdur.

Bilirsiniz bilim adına ortaya bir şeyler koymak zor ama koyduğunuzu savunmak daha zordur. Yıllarca uğraşarak vardığınız neticeler, birilerinin hoşuna gitmeyebilir. Batlamyus o devir bilginlerinden daha sabırlı ve daha çalışkan değildir ama “teori pazarlamasını” iyi bilir.

Tutar, ortaya “dünya duruyor kainat etrafında dönüyor” gibi bir iddia atar. Bu nazariye Hazret-i İsa’ya (haşa) ilahlık yakıştıran kilisenin işine gelir. Öyle ya Hazret-i İsa Allahın oğlu olduğuna göre (bir daha haşa) kuytuya, köşeye değil tam merkeze inmelidir.

Batlamyus, Hıristiyanların ilgisini hissedince nazariye üzerinde derinleşir. Ona, daha fazla insanın kabul edebileceği bir şekil verir. Eserini kiliseye ithaf eder ve beklediği gibi “aziz” ilan edilir. Papazlar onu öylesine yüceltirler ki sözleri “ilham-ı ilahi” kabul edilir. Katolik Kilisesi “Dünya merkezli kâinat teorisi”ni sahiplenir. Batlamyus’un eserleri kutsal bir kitap gibi uzak ülkelere gönderilir.

Dünya dönüyor farketmesen de
Batlamyus nazariyesini ispat için havaya bir taş atar, taş gider yere çarpar. O halde gezegenler, Güneş ve Ay, Dünya’dan uzaklaşamaz, onun çekim alanında dolanırlar. Taşın hareketi Dünya merkezli olduğuna göre, bütün gök cisimleri bu kaideye uymalıdırlar.

Egoistler, narsisler, ben merkezciler bu nazariyeye bayılırlar. Evet kainat Dünya etrafında, Dünya da onların etrafında dönüyor olmalıdır. Kendilerini evrenin merkezine oturtur “büyük ve özel” oldukları vehmine kapılırlar.

Müslüman alimler “dünya duruyar, alem dönüyor” gibi bir yaklaşıma karşı çıkar. Dünyanın hem kendi etrafında, hem de Güneş etrafında döndüğünü izah ederek kilisenin görüşünü yıkarlar. Yıllar sonra Galileo, Batruci’den aldığı ipuçlarıyla aynı şeyleri söyleyince Engizisyonda yargılanır, inkar eder de son anda diri diri yakılmaktan yırtar.

Galileo’nin başından geçenler diğerlerine ders olur, mesela Kopernik aynı şeylere inansa da sesini çıkarmaz. Ancak 15 asır sonra Keppler duvarları zorlamaya başlar.

Batılılar neden sonra gerçeği öğrenir ve fena bozulurlar. Nasıl olur da biricik dünyamız, başka cisimlerin etrafında döner, ne yani bir kaç metrekaresini ele geçirmek için ömür verilen bir gezegen bu kadar ucuz ve sıradan mıdır?

Yanlış hesap Bağdat’tan...
Bilirsiniz gezegenler zaman zaman daha parlak olur, bazen de sönük kalırlar. Demek ki dünyamıza yaklaşıp uzaklaşmaktadırlar. Bu da yörüngelerinin elips şeklinde olduğunu gösterir. Bunu Batlamyus da bilir ama kilisenin yüklediği misyon gereği dairesel yörüngelerde ısrarcı davranır. Bu yanlışı gidermek kolay olmaz, Hiristiyanları ikna edinceye kadar göbeğimiz çatlar.

Aslında Batlamyus da modelindeki tenakuzların farkındadır ama öyle bir kabul görür ki kendi de şaşar. Evet geri adım atmak erdemdir ama tükürdüğünü yalayamaz. Batılılar dünyanın Güneş çevresinde dönen bir gezegen; Güneş’in Samanyolu Galaksisindeki milyarlarca yıldızdan biri olduğunu anlayıncaya kadar çok sular akar. Hele Samanyolu gibi sayısız galaksi olduğunu, dünyanın toz kadar küçük ve önemsiz olduğunu öğrenince hepten yıkılırlar.

Hırsıza bak hırsıza
Dönelim Batlamyus’a... Bilgin müsveddesi aziz ilan edilince geleni gideni çok olur. İnsanlar (özellikle kadınlar) gelecekten haber sormaya başlarlar. Batlamyus falcılığın bilginlikten daha geçerli bir meslek olduğunu anlayınca astroloji sahillerine demir atar. Eski gökbilimcilerin sembolik benzetmelerini (terazi başak gibi) “fal malzemesi” yapar. O ve hempaları burç masalları anlatarak insanları aldatırlar.

Batlamyus geometriden anlasa da, trigonometriden zerre kadar nasibi olmaz, eh trigonometri bilmeyen bir astronom da her zaman yanılabilir. Nitekim eserleri Sabit bin Kurra tarafından Arapçaya tercüme edilince hataları gün yüzüne çıkar.

Battani kitabı eline alır almaz Batlamyus’un yörünge hesaplarında yanıldığını farkeder, Nasîrüddin el-Tûsî, onun hatalarını gösterir, modelini elden geçirir. Batlamyus nazariyesini matematikçileri de tatmin etmez zira, Ay’ın ve Merkür’ün düzensiz hareketlerini açıklayabilmek için yeni daireler eklemek gerekir.

Yalancının mumu...
İlerleyen yıllarda Batlamyus rezil olur, onu yine kendi cehaleti ele verir. Zira 25 Eylül gecesi 04.00’da gördüğünü iddia ettiği sonbahar ekinoksu İskenderiye’den değil ancak Rodos’tan izlenebilir. İki merkez arasında da 5 derecelik bir fark vardır ki gözlemi 24 Eylül akşamı saat 09.52’de yapmış olması gerekir.

Aslında bu hata değil adi bir hırsızlıktır. Batlamyus başkalarının çalışmalarını çalıp “benim eserim” diye yayınlayan sahtekârın tekidir. Nitekim gün gelir bu gözlemlerin Rodoslu Hipparchus’a ait olduğu belirlenir.

O yıllarda Urfa Harran astronomi ilminin merkezi gibidir. Avrupalılar Müslümanlarınkine eş rasatlar yapamaz, Battânî’nin hazırladığı “sâbiî cetvelleri” kullanırlar. Rönesansçıların hayran olduğu Battânî, yörünge mesafesini ve yıldız yılını hesaplar, elinde modern teleskoplar ve digital cihazlar olmadığı halde sadece 24 saniye hata yapar. Ekliptik meyli milimi milimine yakalamakla kalmaz, yerküreyi ölçmek için usul ve kaideler koyar. Ama birileri hâlâ Batlamyus’la yatar Batlamyus’la kalkarlar...