İlk Reis İlk Donanma ÇAVULDUR OĞLU ÇAKA

|

Çaka Bey, İzmir’i kışlaya çevirmez, aksine alabildiğine sivilleştirip tacirlere açar. Karargâhını körfeze tepeden bakan Kadifekale’ye kurar, kimsenin tavuğuna kış demez, ahalinin işine karışmaz. İzmirliler de ona yardımcı olur, mesela bir tekne çaktırmayı düşündüğünde “emrin olur” der, yardımına koşarlar.

Çaka Bey teknesiyle Ege’yi turladığı günlerde Bizans’a ait bir kalyonu ele geçirir. Şu işe bakın ki Alexi Kommen’in kızı Anna gemidedir. Çaka Bey babasından çok çekmiştir ama kızını aşağılamaz. Bir servet kaldırabileceği halde onu pazarlık vesilesi yapmaz. Genç prensesi yedirir, içirir, sultanlar gibi ağırlar.

Peki Anna, Çaka’ya?..

Yoo hayır, hayır! Aşık filan olmaz, ancak Türk hanımlarının nezaketine zarafetine vurulur, onlar arasında unutamayacağı günler yaşar. Türkleri “bozkırdan kopan barbarlar” olarak tanıyan kızcağız, iğneli fıçılarda yuvarlanacağını sanmıştır, gördüğü misafirperverlik karşısında lal olur, duygularını anlatacak kelime bulamaz.

Anna Kommen ülkesine döner dönmez odasına kapanır ve hatıralarını kitaplaştırmaya bakar. İşte o günden sonra Çaka Bey bir efsane olur, belki de bu yüzden Urla, Çeşme, Sığacık ve Foça Türklere kapılarını açar.

İlk donanma
Gün gelir, Çaka Bey, İzmir tersanesinde yaptırdığı 40 tekne ile deryaya açılır, ki tarihçilerimiz bunu “ilk Türk donanması” sayarlar. Bir başka ifade ile “Türk Deniz Kuvvetleri” o gün doğar. Çaka Bey yenilmez denilen Haçlı armadasını yener (Koyun Adaları Zaferi), alınmaz denilen Midilli’yi alır, topraklarına katar. Bizanslı Amiraller (Niketas ve Dalassenus) şaşkınlıktan yüzlerini yolar, çobanlara (Türklere öyle derler) yenildiklerine inanamazlar.

Lâkin Alexi Kommen dövüşe doymaz, Amiral Konstantin adlı bir deniz kurdunu Türklerin üzerine yollar. Donanmada 500 kadar Flandr’lı şövalye vardır, bunlar çok tecrübeli ve pek acımasızdırlar.

Türkler tekneleri birbirlerine bağlar ve adeta bir duvar şeklinde düşmana saldırırlar. Hep bir ağızdan tekbir getirir, deryayı çınlatırlar. Kemankeşler alevli oklarını Rumların akıl erdiremediği mesafeden menziline ulaştırır, yelkenleri tutuşturmayı başarırlar. Amiral üzerlerine doğru gelen hilalin uçtan uçtan kapanmaya başladığını hissedince düştüğü tuzağı anlar. Anlar ama neye yarar? Postu para eden soylular Çaka Bey’in elinden kurtulamazlar.

Rumlar biraz da kendilerine eder, leventleri çok abartır, bir zaman sonra uydurdukları canavardan korkar olurlar. Namı yürüyen Çaka, Sisam’ı, Rodos’u zorlamaya başlar. Bu nasıl bir şöhretse imparatorun “yakalayıp getirin” diye üzerine yolladığı amiraller alakasız yerlerde turlar, bir türlü karşısına çıkamazlar.
Çaka Bey bunların Sakız’da konakladıklarını duyunca adayı sarar. Bu arada Niketas Kastamonites komutasında ki dev donanma da onları kuşatır, iki arada bir derede kalırlar.

Çaka Bey, o gece çok iyi yüzen yüz genci deryaya salar. Bunlar balık sessizliği ile Rum gemilerine ulaşır ve gövdelerinde delikler açarlar. Ortalık karıştığında ambarları su dolan tekneler yerinden oynayamaz. Pek azı kurtulabilir, çoğu çıra gibi yanar.

Çaka Bey, Çanakkale ve Trakya’yı ele geçirip Marmara’ya açılır ve gün gelir İstanbul civarını yol yapar.
Bu arada ahali Alexi Kommen’den bıkar, kurtulmaya bakarlar. Zira angaryalar katlanarak artar, yağmacı askerler durdan çüşten, vergi memurları vardan yoktan anlamazlar.

Manyağa bak!
Çaka Bey İznik’i elinde tutan Ebû-l Kâsım ile de dostane münasebetler içindedir. Yetmez Balkanlar’ı mekan tutan Peçeneklerle de anlaşır, onları örgütleyip Bizans’ı bunaltmaya başlar.

İmparator da az anasının gözü değildir, o da bir başka Türk kavmi olan Kumanları ayartır, kuşaklarına keseleri sıkıştırıp Türk’ü Türk’e kırdırmaya bakar. Kumanların liderleri Manyak (adam hakkaten manyaktır) altının kızılına kardeşlerinin kanını satar. Peçenekleri beşiğindeki bebeğine kadar kırar, fidan boylu kızları, ak saçlı kocamışları kana boyar. Bu namert “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” sözüne limon sıkar.

Alexi Kommen, Manyak’ın ardından yine Türk asıllı Tatik’i “Megas Primikerios” unvanıyla allar pullar, Selçukluların üstüne salar. Bu fitneci dönek de belden aşağı vurur ve çok can yakar.

Vade dolunca...
Aradan yıllar geçer, Sultan Kılıç Arslan, Çaka Bey’in kızıyla evlenir, Selçuklu İznik’te kök salar. İzniklilerle İzmirliler el ele verip İstanbul’u sallamaya başlarlar. Edremit’i zorlanmadan ele geçirir ve Boğaz kalelerinden Aydos’u kuşatırlar. Türkler bu küçük hisarı kolayca alırlar ama...
Çaka Bey’i kaybettikten sonra neye yarar (1095).

Bir avuç adamıyla büyük işler başaran ve sayısız tuzaktan kurtulan Çaka Bey en güçlü anında ve kaale bile alınmayacak bir düşman karşısında...
Ecel işte... Demek ki vadesi dolar...
Aslında Anadolu Selçukluları eskiden beri denizlere açılmayı arzularlar ama artan Moğol baskıları yüzünden bu hamleyi ertelemek zorunda kalırlar. Sultan Alaeddin Keykubat, Alanya ve Sinop tersanelerinde sağlam, zarif ve süratli gemiler inşa ettirse de Ege ve Akdeniz’de arzuladığı güce ulaşamaz.

Çaka Bey’in şehadeti ile denizciliğimiz ciddi bir yara alır, bu bayrağı iki asır sonra Karesi ve Aydınoğulları (özellikle Umur Bey) dalgalandırırlar.